Her dilde olduğu gibi Türkçede de derdimizi anlatmak için uzun cümleler kullanmak yerine bazen deyimlere başvururuz. Deyimler, bir dilin zenginliğinin göstergesi olduğu gibi, aynı zamanda da az kelime ile çok şey anlatan söz öbekleridir. Örneğin, bazen bir durum karşısında çok korkulduğunu ifade etmek için ecel teri dökmek, veya birine bir durum için tam yetki vermek...
GenelEn Yaygın Kullanılan İngilizce Deyimler
Her dilde olduğu gibi Türkçede de derdimizi anlatmak için uzun cümleler kullanmak yerine bazen deyimlere başvururuz.
Deyimler, bir dilin zenginliğinin göstergesi olduğu gibi, aynı zamanda da az kelime ile çok şey anlatan söz öbekleridir. Örneğin, bazen bir durum karşısında çok korkulduğunu ifade etmek için ecel teri dökmek, veya birine bir durum için tam yetki vermek anlamında eti senin kemiği benim gibi deyimler Türkçede sıkça kullanılır.
Aynen dilimizde olduğu gibi İngilizce’ de de sayısız deyim vardır.
Filmlerde ve şarkılarda sıkça görüp duyabileceğiniz ingilizce deyimleri sizin için aşağıda topladık.
Time is money | Vakit nakittir |
Better late than never | Geç olsun güç olmasın |
Cut somebody some slack | Birini rahat bırakmak, eleştirmemek |
We see eye to eye | Biriyle bir konuda tam anlamıyla anlaşmak |
Hang in there | Vazgeçmemek |
It’s not rocket science | Bir şeyin çok zor veya karmaşık olmaması |
No pain, no gain | Bir şeyi başarmak için çok çalışmak |
So far so good | Şu ana kadar çok iyi |
Speak of the devil | İti an çomağı hazırla |
Curiosity killed the cat | Çok meraklı olmamak |
That ship has sailed | Bir fırsatın kaçması |
Wrap your head around something | Zor bir şeyi anlamak |
A picture is worth 1000 words | Bir musibet bin nasihatten iyidir |
Actions speak louder than words | Lafla peynir gemisi yürümez |
Break the ice | Aradaki buzları eritmek, soğukluğu gidermek |
Don’t cry over spilt milk | Olmuşla ölmüşe çare olmaz |
Every cloud has a silver lining | Her şerde bir hayır vardır |
Give someone the cold shoulder | Birini önemsememek |
Ignorance is bliss | Cehalet mutluluktur |
It’s raining cats and dogs | Bardaktan boşanırcasına yağmur yağması |
Kill two birds with one stone | Bir taşla iki kuş vurmak |
It’s a piece of cake | Bir şeyin çok kolay olması |
On thin ice | Kötü bir şeyin oldu olacak olması durumu |
Take a rain check | Bir buluşmayı ertelemek |
Saving for a rainy day | Kötü günler için birikim yapmak |
Spill the beans | Sırları anlatmak, açıklamak |
The ball is in your court | Kararın kişide olması |
The devil is in the details | Şeytanın ayrıntıda gizli olması |
The whole nine yards | Her şey; baştan sona |
The elephant in the room | Sürekli kaçınılan kötü durum, asıl mesele |
There’s no such thing as a free lunch | Parayı veren düdüğü çalar |
Burn bridges | Köprüleri yıkmak, iki kişinin arasının bozulması |
As right as rain | Tamamen doğru, haklı |
Calm before the storm | Fırtınadan önceki sessizlik |